31 Ağustos 2009 Pazartesi

Inglourious Basterds













Tarantino filmi, Naziler var, Brad Pitt, Diane Kruger, gidelim mi? Gidelim!

Perde açılır, jenerik girer, müzik ve yazı karakterlerinden bir Tarantino filmi seyretmek üzere olduğunuzu hemen anlarsınız. 1950li yıllara ait bir western havasında jenerik akar.. Inglourious Basterds.. ( Soysuzlar Çetesi olarak Türkçe'ye çevrilmiş. Aslında vizyona girmeden uzun süre önce internetten download edilen korsan kopyalarda Şerefsiz Piçler olarak çevrilmişti ki çok daha çarpıcı bi isim bence :) Hem ben zaten yabancı filmlerin korsan versiyonlarının Türkçe isimlerine her zaman bayılmışımdır. Örn: Brokeback Dağları - İbne Kovboylar, Titanic - Aşk ve Ölüm Gemisi :)) )

Neyse jenerik biter, Ana! O da ne ? Chapter 1 yazıyor!

Allahım yaa, Tarantino filmi yine bölümlere ayırmış, neyse ki bu sefer bölümler sıralı ilerliyor, Pulp Fiction'daki gibi başıkıçı belirsiz değil. (Pulp Fiction'ı ilk seyredişte anlayanlar bu yazının devamını okumasın.)

Film 1941 yılında Nazi işgalindeki Fransa'da geçiyor. Teğmen Aldo Raine (Brad Pitt), Nazileri öldürmek üzere kurulan gizli bir ekibin başındaki Amerikan casusu/askeridir. Bu ekip (Soysuzlar) Nazi askerlerini iğrenç bir şekilde işkence edip öldürmeleriyle ün salar. ( Midesine güvenmeyen izlemesin, Tarantino bu, kafa derisi yüzmeler, beyzbol sopasıyla kafa patlatmalar var üstelik Kill Bill'deki gibi kanlı sahneler de siyah-beyaz değil, oluk oluk kırmızı kan akıyo) Bu haklı şöhret Führer'e kadar ulaşır, olaylar gelişir :)

-Vizyondaki onlarca saçmasapan film içinde izlenesi bir film mi? Evet.
-Ben bir Tarantino hayranıyım, bu en güzel Tarantino filmlerinden biri mi? Hayır.

Tabii ki çok güzel bir film ama sıradan Tarantino filmi. İrrasyonel sahneler var; kalabalığın içinde birini okla gösterip ismini yazmalar, önemli bir konuşmada masanın üzerindeki pastanın kremasına odaklanmalar falan filan.
Quantin Tarantino güzel bir çalışma yapmış, Nazi filmi çekmiş, elbette izlemeniz gerekir.
Ama Brad Pitt'in oyunculuğu vasatın üzerinde değil, kadro zayıf, karakterler sönük kalmış. Konusuna hiç değinmeyeceğim, izleyince göreceksiniz, gerçekdışı. ( Ezik Yahudiler Hitler'i öldürüyor haşa...)

Ben filmi beğenerek izledim, çünkü ben bütün Nazi filmlerini beğenerek izlerim. Nazi subaylarına ve üniformalarına herzaman hayran olmuşumdur. Bu filmde de psikopat bir SS Albayı var ki, adam üniformasının üzerine siyah bir deri pelerin giymiş.. Ben hayatımda sadece 1 kez pelerin giydim, sünnetimde.. O da siyah ve deri değil; beyaz, tüylü ve pamukluydu :)

Yukarıdaki acımasız eleştirilerime hak vermeyenleriniz olacaktır, hatta bu film oscar ödülü aldığında benim 31.08.09 tarihli bu yazım eğer hala duruyor olur ise, hiç şaşırmayacağım çünkü, zaten her 2 senede bir yahudi soykırımını anlatan filmler mutlaka oscar alır. Tarantino ise hayatında ilk kez Miramax'ı bırakıp filmi Universal Studios'ta çekmiş. Universal'ın sahibi Steven Spielberg'in de dünyadaki Yahudi lobisinin önde gelen isimlerinden biri olduğunu düşünürsek, Tarantino'ya bu filmi yaptırmak için mutlaka bir oscar vaadi vermiş olması gerektiğine inanıyorum.

Kendimi sinema eleştirmeni gibi hissettim; hani böyle filmi yerin dibine batırırlar da sonra yine de ne şiş yansın ne kebap havasıyla programı kapatırken "-Efenim haftasonu hoşça vakit geçirmek isteyenler bu filmi kaçırmasın." derler ya, aynen öyle yapıp kısa kesiyorum :)
İyi seyirler...












15 Ağustos 2009 Cumartesi

All about Rum

Rum, Türkçe adıyla rom, şeker kamışının mayalanmasıyla yapılan bir içkidir. 'Rum' adı, 16. yüzyılda Karayip Adalarında yaşayan yerlilerin kullandığı dilde 'içecek' anlamına gelen 'rumbullion' sözcüğünün kısaltılmış şeklidir. Bu tropikal içki asırlar boyu, Küba, Porto Riko, Martinik, Jamaika, Barbados ve Guyana'da üretilmiştir.















Günümüzde en çok tanınan rom olan Bacardi ilk kez 1862'de emekli bir korsan olan Don Bacardy Maso tarafından Küba'da üretilmiştir. Fakat bundan yaklaşık 100 sene sonra, 1960 Küba devriminden hemen sonra ABD uzun süren hukuk savaşları neticesinde Bacardi'nin marka hakkını kazanmış ve Bacardi'nin üretim hakkını elde etmiş, hemen sonrasında da neredeyse Coca Cola kadar bilinen bir marka ününe kavuşmasını sağlamıştır.

Bacardi en çok satılan rom olmasına rağmen dünyanın en iyi romu mu? Bence değil. Çünkü dünyanın en iyi romu ve dolayısıyla dünyanın en iyi şekerkamışı bitkileri Küba'nın güneydoğusunda, Santiago de Cuba şehrini çevreleyen dağların arasında kalan platolarda yetişmektedir. Zaten emekli korsan Don Bacardy Amcamızın da bütün Karayip Adaları içerisinde Santiago de Cuba'yı seçmesi tesadüf değildir.

Burdan hareketle rom çeşitlerini ve Küba'da üretilen dünyanın en iyi romlarını tanıyalım.
Romlar üretim sürelerine göre sınıflandırılır:


  1. 1-3 yıllık romlar: Su renginde, sert alkol kokulu, sek içilmez.

  2. 3-8 yıllık romlar: Çamurlu su renginde, aromalı, kaliteli bir kokteylin kalbini oluşturur, sek de içilebilir.

  3. 8-12 yıllık romlar: Toprak renginde, bal kadar tatlı, sek içilir.
Küba'da üretilen ve satılan onlarca çeşit ve marka rom olmasına rağmen, üretimi ve satışı sosyalist devlet tarafından sağlanan en iyi 3 rom markasını sıralayalım.



  1. Havana Club
  2. Legendario
  3. Santiago

Havana Club













Hepimizin tanıyıp sevdiği, en popüler Küba romu markasıdır. Küba'nın en iyi 3. romudur. Yukarıdaki resimde anlatılmak istendiği üzere Havana Club rom, üretim süresine göre soldan sağa doğru sıralanmış ve aynı sıraya uygun olarak da mojito, cubalibre ve sek olarak sunulmuştur.

1-3 yıllık sek rom'un tadı en az tekel votkası kadar sert ve alkol kokusu oldukça yoğundur. İçindeki şeker tadını ortaya çıkarmak için bol şekerli ve limonlu bir mojito gayet uygundur.

Legendario













Küba'nın en iyi 2.romudur. 8 yıllık Legendario tadını ve aromasını kaybetmeden tüm şekerli kokteyllerde rahatlıkla kullanılabilir. Rakıyı sek içenler ve tekila shot severler ve tabiiki rom tutkunları rahatlıkla sek içebilir. Alkol oranı yüksektir.

Santiago





















Santiago rom, adını Küba'nın doğusunda şeker kamışı ve doğal maden suları ile tanınan şehirden alır. 12 yıllık Santiago, dünyanın en iyi romudur. Bir yudum 12 yıllık Santiago romunda; Santiago de Cuba şehrinin kokusunu, tadını ve güzelliğini tadarsınız. Karayiplerin rüzgarını, denizini, kumunu hissedersiniz. Dünyevi zevklerin şişelenmiş halidir. Oda sıcaklığında sek içilir. Sek viskiye alışık bir bünyede ballı süt etkisi yaratır. Ben 12 yıllık Santiago rom ile sarhoş olup sızdığım gecelerde hep çok güzel rüyalar gördüm. (Sayısal Loto'da 6 bildim, Lamborghini kullandım ve Liv Tyler ile öpüştüm.)
Tadı oldukça şekerli ve sert, alkol oranı normal, rengi kilsiz toprak gibidir. Umuyorum siz de birgün içer ve bu yazıyı abartmadan yazdığımı anlarsınız.

Romlu Kokteyller:
  • Mojito: İspanyolca misket limon (lime) ve ıslak kelimelerinin birleşmesinden türeyen bir sözcüktür. Şeker kamışı suyu, misket limon, taze nane, soda ve romdan yapılır. Ünlü yazar Ernest Hemingway'in Küba'da bir barın duvarına "burda mojito için" yazmasını sağlayacak kadar güzel ve sağlıklı bir yaz içkisidir.
  • Cubalibre: Kelime anlamı "Yaşasın Küba!" dır. Bildiğiniz Bacardi+Cola'nın Küba'daki adıdır. Yazının başında da yazdığım gibi ABD bu içkiyi Küba'dan çalarken, bu ünlü kokteylin adını çalamayacağı için (1960 devrimi sonrası ABD'de bir bara gidip Yaşasın Küba! istiyorum denmemesi sebebiyle olsa gerek) bu kokteylin adını öğrenmemişiz. 1900'lü yılların başında kola içen İngilizler askerleri ile rom içen Kübalıların karşılaşmaları ve içkilerini karıştırmaları sonucu ortaya çıkmıştır. (Aynı yıllarda ayran içen Türkler ve bira içen Almanlar da karşılaşmış, lakin ortaya bu tarz bir sonuç çıkmamıştır.)
  • Pinecolada: İspanyolca ananas ve tatlı su kelimelerinin birleşmesinden türemiştir. Ananas, hindistan cevizi ve romun köpürünceye kadar karıştırılmasıyla yapılan egzotik, hafif bir yaz kokteyllidir. Bütün Latin Amerika ülkelerinde yapılmaktadır. Kırık buz ilave edilip soğuk olarak afiyetçe içilir.

Tomruk'un Seyir Defterinden...

Temmuz 2009 Küba.

13 Ağustos 2009 Perşembe

Havana Cigars

Dünyanın en iyi puro tütünü, Karayip Denizinin ortasında tropik iklimin hüküm sürdüğü bir ada devleti olan Küba'nın başkenti Havana adı ile anılır.

Nasıl puro alınır? 2 tür Havana purosu vardır; kaliteli ve kalitesiz olanlar.
Kaliteli olanlar sosyalist devlet üretimi altında satılan tüm dünyada tanınan markalardır.
Kalitesiz olanlar ise çeşitli yerlerde üretilen, karaborsada satılan markasız ucuz ürünlerdir. Havana'da çok ucuza aldığınızı düşündüğünüz bir puro ise muhtemelen muz ağacı yapraklarının arasına karıştırılmış bir kaç tutam marihuanadır. ( Marihuana puronun yanında o kadar ucuz ki, sahte ve ucuz puro yapımında kullanılıyor.)

Kaliteli puro markaları ile devam edelim; çok kolay; sadece 3 tane kaliteli Havana purosu markası vardır.
1. Cohiba
2. Romeo & Julieta
3. Monte Cristo

1.Cohiba












"Kohiva" diye okunur. Şekli şemali budur. Dünyanın en iyi purosudur. Başta Fidel Castro ve Hugo Chavez olmak üzere dünyada puro içen bütün devlet başkanları sadece bu puroyu içer. Puro içmeyi bilenler için ikame edilemeyecek bir tattır. Farklı boyları ve farklı tütün yapraklarından sarılan, bekletilen, bekletilmeyen türleri mevcuttur. İlk satırda da yazdığım gibi dünyanın en iyi purosudur; boru değildir. Etrafınızda Küba'ya gideceğinizi öğrenenlerin "-Abiii, bana Küba'dan puro getirsene beee" cümlelerine asla muhatap değildir. Küba'ya uygulanan ambargodan ötürü ABD tarafından birçok ülkeye giriş çıkışı yasaklanan bir maldır. En ucuzu 45 usd'dir. Bilmem ne kadar zamanda bir, tütün bitkisini dölleyen arının değdiği tomurcuktan yapılanı 500 usd'yi geçeni vardır. Rivayete göre Avrupalı zenginlerin Cohiba siparişleri havaalanında çelik kasalarda saklanmaktadır.
Her koşul altında 25 cm'lik bir Cohiba, Havana'nın Eyfel Kulesidir. Ülkenin şanı şöhreti herşeyidir.

2. Romeo & Julieta
















Ne kadar da duygusal değil mi? Bir puro markası için bundan daha güzel bir isim olabilir mi?
Romeo ve Julyet'in aşkı gibi tutku ve şehvet doludur. Puro içerken hissedilen duygular içinde aşkı bundan daha güzel ne anlatabilir?

Romeo & Julieta dünyanın en iyi 2. purosudur. Tadı ve içimi Cohiba ve Monte Cristo'dan farklıdır. Daha çok puro değil gibidir. Puro içmeyenler ve sigara içenlerin en çok tercih ettiği markadır. Sert bir Küba kahvesinin yanında alınacak en güzel tattır. İçimi hayatı daha güzel yapan bir his uyandırır. Romeo & Julieta hafif puro tütününün yanında eşsiz aroması ile puro içmeyi bilen bir bünyede, 20 yıllık evli bir erkeğin beyninin eşini ilk kez aldattığında salgılayacağı kadar endorfin salgılamasına neden olur.

3. Monte Cristo















Monte Cristo dünyanın en kaliteli 3. purosudur. Arasıra puro içenler Cohiba içer, hergün puro içenler Monte Cristo içer. Dünyanın en kaliteli purosu ile en kaliteli 3. purosu arasında çok küçük bir tad farkı, çok büyük bir fiyat farkı vardır. Monte Cristo daha sosyalisttir. Küba devriminin öncüsü Che Guevara'nın içtiği markadır. Dolayısıyla turizmden ve ithalattan daha çok puro tiryakilerine hitap eden bir üründür. Karizmadır. Logosunda bulunan 6 adet kılıç kadar keskin ve sert bir tada sahiptir. Puro içmesini bilen bir bünyede, arabadan anlamayan zenginlerin aldığı Porsche Carrera'yı , 1/4 fiyatına satılan Subaru Impreza WRX STI ile sollayan bir şöförün hislerini çağrıştırır.



San Diego Hayvanat Bahçesi

-ne alaka aq dediğinizi duyar gibiyim.
Yıllar önce bir yazı yazmıştım böyle bunun gibi abuk bir yerde belki yayınlanır diye..
O gün bugündür.
San Diego Hayvanat Bahçesi ile başlıyorum. Hadi bakalım..

Sevgili San Diego Hayvanat Bahcesi Calisanlari,
Biz sizden cok uzakta Turkiye adinda kucuk bir ulkede yasiyor olsak daaslinda hepimizin cocuklugu San Diego Hayvanat Bahcesinde gecti.Televizyonlarimizin tek kanalli oldugu gunlerden bugune kadar butun haber bultenlerinde, cocuk programlarinda ve belgesellerde San Diego Hayvanat Bahcesini gezdik. Bazen yikanan bir fili bazen ise oyun oynayan maymunlaribuyuk bir saskinlikla seyrettik. Yeni dogum yapan bir hayvana ulusca sevindik.
Aslinda bir cogumuz San Diego'nun nerede oldugunu bilmesek de, San Diego'da bir hayvanat bahcesi oldugunu hepimiz cok iyi biliyoruz...
Onur TOMRUK